HaTıRLa SevGiLİ fAn sİtESinE HoŞgElDiNiz... $!t€w!z! ç€k€w€y€nl€r @nt€n t@k$ın :) :)
 
HATIRLA SEVGİLİ
HATIRLA SEVGİLİ  
  Ana Sayfa
  anketler
  giriş
  galerilerimiz...
  => dizi oyuncuları
  => video & müzik
  => hatırla sevgili bölüm
  => diziden mektuplar...
  => dizi ile ilgili kitaplar
  => devrim
  => hatırla sevgili sözlük
  => beren saat röportajlar & haberler
  => avatarlar ve hareketliler..
  => diziden replikler...
  => lale mansur röportaj-haber
  => haberler
  => hatırla sevgili arkaplan
  linkler
  forumlarımız
  bölümlerden fotolar
  tOp LiStE
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  diziden resimler
  kaynaklarımız...
hErŞeY hAtIrLa SeVgİlİ iÇiN... :)
beren saat röportajlar & haberler


 1_________


Beren Saat: 'Sevgilisi olan birine hiç göz koymadım'

İLKNUR K. AKMAN
İnsanı şaşırtacak şekilde düzgün ve aklı başında konuşuyor. Henüz 23 yaşında olmasına rağmen ne istediğini ve nerede, nasıl davranacağını çok iyi biliyor. Her ne kadar sessiz sakin görünse de, bir Balık burcu olarak ona 'heyecanların kadını' demek yanlış olmaz. Hatırla Sevgili dizisindeki başarılı oyunculuğunun yanı sıra, özel hayatıyla magazin basınının da hedefi haline gelen Beren Saat, kendisine yakıştırılan 'Gönül çelen kadın' imajından, biraz rahatsız. Ama emin olun, yine bir Balık olarak ona ket vurmak da imkânsız!..
- Hayatın bir armağanı sanırım, sizin bugün burada olmanız. Bir yarışmaya katıldınız ve kısa sürede aranan bir oyuncu oldunuz. Bu kadarını hayal etmiş miydiniz?
- Hayır etmemiştim, daha doğrusu böyle önemli projelerde başrol almak için daha çok yolumun olduğunu düşünüyordum. Başarımdaki asıl pay çok yetenekli olamamdan değil, doğru insanlarla, doğru projelerde çalışmamdan kaynaklanıyor. Örneğin Hatırla Sevgili'de yönetmenimiz Tomris Giritlioğlu bana çok güvendi, başkası olsa bunu yapmazdı belki.

- Dışarıdan baktığınızda nasıldı, içine girdiğinizde neyle karşılaştınız? Beklediğinizden çok farklı bir dünyayla mı?
- Çok büyük bir sürpriz ya da hayal kırıklığıyla karşılaşmadım açıkcası, aşağı yukarı beklediğim şeyi buldum. Tabii ki çok kolay olmasını beklemiyordum ama dizi çekmenin hiç de dışarıdan göründüğü gibi olmadığını öğrendim. Çok zor şartlarda çalışılıyordu. İlk set günümde 24 saati devirince, "Bu böyle olacaksa, ben bu işi devam ettiremem," diye çok korkmuştum.

- Peki ya ilişkiler?
- İşte o noktada biraz dejenere olmuş bir topluluk buldum karşımda. Sadece magazin haberlerinden ve insanların ilişkilerinden bahsetmiyorum... Çok bireysel bir iş olduğu için, egoların çok çarpıştığı ve insanların birbirine hiç güveninin olmadığı bir ortamdasınız. Hatta insanlar birbirini ezerek veya birbirinin ayağını kaydırarak bir şeyler başarmaya çalışıyor. Karşımda bu kadar 'güvensiz' bir popülasyon bulunca, bu beni üzdü açıkcası. Ama şimdi yapacak bir şey olmadığını görüyorum. Adapte olmayı, yaklaşan tehlikeyi sezmeyi ve korunmak için dikenlerinizi çıkarmayı öğreniyorsunuz. Sosyal çevrenizi de ona göre oluşturuyorsunuz tabii.

- Sizi bugüne dek en çok ne rahatsız etti? Ya da en çok neden şikâyetçisiniz, diyeyim...
- Yanlış anlaşılmak... Zaten o yüzden de artık neredeyse hiç röportaj vermiyorum. Canlı bir program olursa, en azından söyledikleriniz olduğu gibi yayınlanıyor. Ama söylediklerinizin sizin ağzınızdan çıktığı gibi yazılmaması, okuyucuların gözünde sizi bir anda aptal ya da çok kıskanç biri durumuna düşürebiliyor. Tüm röportajın içinden bir cümleyi alıp başlığa taşıdığınızda çok aptalca bir ifade olabiliyor bu ve okuyucunun damağında sizinle ilgili kalan tat da o oluyor. Çünkü gerisini okuma ihtiyacı bile hissetmiyor...

- Sizin adınız hep 'gönül çelen kadın' olarak anılıyor, neden?
- Öyle olması beklenildiği için. Çünkü insanlar şöyle düşünüyor, "Bu kız bir yarışmayla nereye geldi... Süreç buysa ancak bu şekilde bu noktaya gelmiştir," diye bir düşünce var insanların kafasında. Konservatuvar mezunu olsaydım, belki böyle yakıştırmalar yapılmayacaktı, eminim. Ama insanlar zamanla beni anlayacaklar...

- Kimi zaman bir çekimde 24 saatten fazla vakit geçiriyorsunuz rol arkadaşlarınızla. Hayatınızın bu kadar önemli bir bölümünü paylaştığınız insanlar arasından birini kendinize yakın hissetmeniz çok doğal değil mi?
-
Elbette olabilir ama bir de ön yargı var, 'Dizi setlerinde mutlaka herkes partneriyle bir ilişki yaşar,' diye. Benim adımın geçtiği her yerde Cansel Elçin (dizide Ahmet rolünde) adı geçiyor. Oysa yok öyle bir şey, hiç olmadı. Biz çok iyi dostuz. Ama dedikodulara artık hiç kulak asmıyorum. Çıkıp da "O benim sevgilim değil," diye bas bas bağıramam ki! Bir de size hiç fırsat tanınmıyor. Belki biriyle gerçekten aranızda bir elektrik vardır ama ne olacağını görmek için arkadaşlık edersiniz önce. Sorulduğunda da "Arkadaşız," dersiniz. Zamanla bir ilişki başlar ya da başlamaz. Ama sizi biriyle yan yana gördüklerinde hemen "Beraberler," deniyor. İlişki gerçekten başlarsa da bu kez "Hani arkadaştınız!" deyip yalancı durumuna düşürülüyorsunuz.

- Görünen o ki hakkınızda çıkan haberler yüzünden başınız epey ağrımış...
- Benimle ilgili çıkan haberlere uzun zamandır ilk kez bu kadar incindim. Aslında ben bunları aştığımı düşünüyordum ama bazı şeyler insanı incitiyor. Ben hayatımda sevgilisi olan birine hiç göz koymadım. Ama çıkan son haberlerde ben birilerini 'ayıran' kadın durumuna düşürüldüm. Oysa ikinci kadınlara hep fazla refleks gösteren biriyimdir. Kendimi son dönemde hiç alakam olmayan olayların içinde gördüm. "Sen neymişsin be Beren!" gibi bir durum oldu. Hiç hak etmediğimi düşündüm bunları ve kırıldım.

- Bir yarışmadan çıkıp kısa sürede bu kadar üne kavuşmak, çok kıskanılmayı da beraberinde getirdi mi sizce?
- Ben henüz istediğim yere gelmiş değilim, önce bunu söyleyeyim. Ama benim de tahminimden hızlı gelişti her şey. Sanırım, bu bazı insanlarda şöyle bir refleks yarattı: "Dur bakalım, bu iş bu kadar çabuk olmaz. Sen de bizim geçtiğimiz yollardan geçmek zorundasın. Senin de bir gün ayağın takılacak ve düşeceksin!" Bana karşı böyle bir ön yargının olduğunu görüyor ve hissediyorum. 



2_______________________


 Beren Saatten Lolita Cevabı

Beren Saatten Lolita Cevabı atvnin sevilen dizisi Hatırla Sevgili ile ekranlara dönen Beren Saat, kendisi için yapılan Lolita benzetmelerine cevap verdi: Lolita olmak için yaş sınırını aştım.
atv nin iddialı dizisi Hatırla Sevgili de Yasemin karakterini canlandıran güzel oyuncu Beren Saat, üzerine 1960 lı yıllara ait kostümleri giydiğinde tavırlarının değiştiğini ve sette kendini evcilik oynuyormuş gibi hissettiğini söylüyor.

atv nin iddialı dizisi Hatırla Sevgili de Yasemin karakterini canlandıran genç oyuncu Beren Saat, "Bir dönem dizisinde almak beni çok heyecanlandırıyor" dedi. yıllarda hayali aşkların yaşandığına dikkat çeken Saat, "O insanlar birbirlerini tanımadan, hayal kurma aşamasını çok yoğun yaşamış. Göz göze gelip, bakışıp, uzaktan bir gülüşmeden sonra bütün gece onun hayalini kurmuşlar" şeklinde konuştu. Hatırla Sevgili nin setinde görüştüğümüz Beren Saat, bu projeye dahil olma sürecini ve oyunculuktaki hedeflerini anlattı.

Dizi bizi bir hayale sürüklüyor

* atv izleyicisi Hatırla Sevgili yi çok sevdi. ne tür tepkiler geldi? Çok olumlu tepkiler aldık. Birkaç gün önce Aşka Sürgün deki eski yönetmenim Cemal aradı ve bana çok güzel şeyler söyledi. Bunlar çok moral verdi. Sonuçta ortaya çıkan üründen herkes çok memnun.



* Diziye başlarken hiç endişe duydunuz mu? Uzun süreceğini ve zor olacağını bildiğimden endişe duydum. Ama işin içine girince çok keyif aldım. Bu sette bulunmak, role hazırlanırken başka oyuncuları izlemek bile çok keyifli. Dizinin bir dönemi anlatması bizi bambaşka bir hayale sürüklüyor. Hikayenin çok gerçekçi bir bölümü var. Bu anlamda Hüseyin Avni Danyal ın işi daha zor. Biz sene önce yaşanmış bir hayali canlandırıyoruz. Oysa Avni Bey, Adnan Menderes i oynuyor. Biz ona göre daha rahatız.

* Menderes döneminde yaşamak ister miydiniz? Bilmiyorum. Çok emin değilim. Çünkü yaşadığım hayattan memnunum.

Eski aşklar büyülü

* Sizce o yıllarda yaşanan aşklarla günümüz beraberlikleri arasında bir fark var mı? 60 lı yıllarda insanlar, ilişkiye başlamadan önce hayal ettikleri şeye aşık oluyorlarmış. İnsanlar birbirlerinin karakterleriyle yüzleşmeden önce hayal kurma aşamasını çok yoğun yaşıyormuş. Göz göze geliyorlar, bakışıyorlar, uzaktan gülüşüyorlar ve bütün gece onun hayalini kuruyorlarmış. Bu olay aşk duygusunu biraz daha büyülü ve büyük yapıyor galiba. Belki de oturup o an karşılıklı kahve içseler bütün büyü bozulacak. Günümüzde biraz daha etkileşim ortamı var. Bir anda o ambiyans dağılıyor ve "Hayır bu değilmiş diyebiliyor insanlar.

* Yasemin in tipik liseli tripleri var. Geçmişte sizin bu tarz tepkileriniz olmuş muydu?

Dizide 18 yaşında bir genç kızı canlandıran Saat, "Hakkımda yine lolita denebilir. Ama yaşım çoktan lolitalık sınırını aştı" diye konuşuyor. Olmaz mı canım! "Ah ne yakışıklı" deyip, günlüğüme yazılar yazdığım çok oldu. 13-14 yaşlarında her insan yaşıyor bunları. Ben de oturup hayaller kurup, günlükler tuttum.

* Başlangıçta dizinin tamamen Menderes in hayatını ve o dönemi işleyeceği konuşuluyordu. Ama dizi o dönem yaşanan bir aşkı anlatıyor... Başlangıçta yanlış bir anlatım oldu. Menderes in hayatı gibi bir tamlama geçti. Aslında öyle bir şey yok. Ancak, dizinin ilerleyen bölümlerinde kızışan ülke siyasetiyle ilgili meseleler de yer alacak. Bu siyasi tablo güllük gülistanlık yaşanan aşkın da içine ister istemez girecek. Dizide o dönemin siyasi tablosuna az yer verildiğini düşünenler, ilerleyen bölümlerde tatmin olacak. Mesela bizim karakterlerimiz de Yassıada sürecini yaşayacak. İhtilaller ve idamlardan karakterler de etkilenecek. Hatta bazı bölümlerde siyaset çok daha hakim olacak diziye.

Lolitalık sınırını aştım

* Diziye başlarken nasıl bir hazırlık dönemi geçirdiniz? Tomris Giritlioğlu "Dönem dizisi çekiyoruz " dedi ve elime okumam için Demirkırat ı verdi. Tarihler, yaşananlar ve isimler... Sonrasında araştırma grubu, kocaman dosyalarla geldi. O dönemin mecmualarına baktık. Kostümlerden saçlara ve tırnakların törpülenmesine kadar en ufak detaylara bile çalışıldı. Sonrasında ben aile fotoğraflarını çektirmeye başladım. O dönemin kadınlarında dik poz vermek ve vücudunu güzel göstermek çok hakim. Sette üstüme kostümümü giyip koluma çantamı taktığımda halim tavrım değişiyor. Aksesuvarlar ve kostümler bize çok yardımcı oluyor. Biz ön çalışma yaptık ama sete girdiğimiz an her şey oturdu.

* Küçükken evcilik oynarken beyaz bir önlük giyersin ve kendini hemşire hissedersiniz ya, sizinki de biraz böyle olmuş herhalde... Aynen evcilik oynar gibi evet... Aslında Yasemin karakteri de sete girdikten sonra çıktı. Sonuçtan ben şimdilik mutluyum.

* Geçmişte sizinle ilgili lolita benzetmeleri yapılmıştı. Bu benzetmeyi Aşka Sürgün deki Zilan karakteriyle unutturmuştunuz. Oysa Yasemin lolita tanımına uygun bir rol... Yeni çıkan her genç kıza olduğu gibi bana da lolita benzetmesi yapıldı. Zilan la bu yargı kırılmıştı ama şu an yeniden gündeme gelebilir. Çünkü 18 yaşında bir kızı oynuyorum. Ama artık lolita olmak için yaş sınırını aştığımı düşünüyorum. Artık yeni insanları lolita yapsınlar.

Bugün olsa yarışmaya katılmazdım

* Yıldızınız bir televizyon programı ile parladı. Neydi sizi bu yarışmaya katılmaya iten neden? Ben yarışmaya girdiğimde işletme okuyordum ve oyunculuk deneyimim yok denecek kadar azdı. Ben yarışmaya şansımı denemek için girmiştim. Olmayacağını hissetseydim geri dönerdim. Baktım oluyor. Biraz daha azmedersem daha olacağını da hissettim. Hala da mücadele etmeyi sürdürüyorum. Bu aralar seslendirmeyle uğraşıyorum. Yarışma istediğim işi yapmak için bana basamak oldu. Şu an olsa katılmam belki. Çok zor ve insan psikolojisini gereksizce yıpratabilecek bir dönemdi. Ama sonuçları benim için iyi oldu.

* Genç yaşta şöhret olmak sizi nasıl etkiledi? Bir adaptasyon sorunu yaşadım ama hayatım fazla değişmedi. Hep bu işi yapmak için uğraşmıştım. Sevdiğim işi yapıyorum ve her gün Tanrı ya teşekkür ediyorum. Öyle bedeller filan da ödemedim. İşim dışında fazla gündeme gelmemeye dikkat ediyorum. Gerekmediği sürece kendimle ilgili konuşmuyorum.

* Ufukta sinema filmi var mı? Hem de öyle bir film var ki, onun için herşeyi reddediyorum ve sabınsızlıkla onu bekliyorum. İnşallah bu yaz çekimlerine başlanacak 



3_______________


Beyaz öyle bir pot kırdı ki...
Beyazıt Öztürk, Beren Saat’le ilgili çok fena bir pot kırdı. Bakın ne yaptı?

CNNTURK ekranlarında Güven Kıraç ile birlikte her hafta ’Nası Yani?’ programını yapan Beyaz, esprileriyle herkesi güldürüyor. Beyaz’ın tavrını ve üslubunu bilenler hiç bozulmadan esprilere katılıyorlar. Bir pot kırsa da hemen düzelten ve incelikli davranan Beyazıt Öztürk, ne yazık ki bu kez fena bir pot kırdı.

Hatırla Sevgili dizisindeki Yasemin karakteriyle çok sevilen Beren Saat, programın konuğuydu. Programda yarışmalardan tanınan isimler konuk olarak çağrılmıştı. Beren Saat de Türkiye’nin Yıldızları yarışmasında 2. gelmiş ve başarılı işleriyle adını duyurmuştu.

Beren’i yarışmaya girmesi için zorlayan, büyük destek veren, formu dahi birlikte doldurup elemelerde yanında olan sevgilisi Efe, o dönem bir trafik kazasında yaşamını yitirmişti. Çok büyük acı yaşayan Beren Saat, acısını içine gömmüş ve kendisini de işine vermişti.

Bu acı olayı bilmeyen Beyaz, canlı yayında espri yapmak isterken Beren Saat’i zor durumda bıraktı. Hemen olaya müdahale eden Güven Kıraç araya girip konuyu değiştirdi. Beyaz, nasıl büyük bir pot kırdığının farkına varamadı ama daha fazla irdelemedi. İşte o diyalog:

Beyaz: Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdin?

Beren Saat: Şimdi düşününce o süreç nasıl geçti bilmiyorum ama olacağı varmış. Hayatımın yanlış gittiği konusunda söylenip duruyordum. Finallerimin bittiği bir gündü. Erkek arkadaşım `Yürü kalk gidiyoruz` dedi.

Beyaz:Beraber misiniz halâ?

Beren Saat: (Ne söyleyeceğini şaşırdı bir an) Hayır.

Beyaz:Tabi adam bunların hesabını yapamadı değil mi? Şaka şaka

Beren Saat: Hayır, öyle olmadı.

Güven Kıraç: Orada hazin bir hikaye var girmeyelim.

Beren Saat: Evet...

(Vatan)

 

29.12.2007


4_________________

Beren'le Bülent yakalandı

Aşk yaşadıkları söylenilen Beren Saat ve Bülent İnal ilk kez birlikte görüntülendi.
27 Nisan 2008 / 11:55

Sevgilisi Beren Saat'le ilk kez yan yana görüntülenen Bülent İnal muhabire çok kızdı: Sana bizi çekmeni kim söyledi? Ben seni sevgilinle çeksem hoşuna gider mi?..

Günaydın'daki habere göre, bir süredir büyük bir aşk yaşayan 'Hatırla Sevgili'nin güzel yıldızı Beren Saat ile başarılı oyuncu Bülent İnal, Akmerkez'de objektiflere yakalandı!

Bugüne kadar hiç birlikte görüntülenemeyen sevgililer fotoğraflarının çekilmesine çok bozuldu. İnal, "Sen kimsin? Sana bizi çekmeni kim söyledi? Ben seni eşinle, sevgilinle çeksem hoşuna gider mi?" diyerek muhabirin üzerine yürüdü.

BEREN SAKİNLEŞTİRDİ
Beren Saat, sevgilisi Bülent İnal'ı "Tamam, boşver" diyerek sakinleştirmeye çalıştı. İnal, 'Ihlamurlar Altında' dizisinde rol arkadaşı Tuba Büyüküstün'den ayrıldıktan sonra Saat'le birlikte olmaya başlamıştı. Büyüküstün'ün de Beren Saat'in 'Hatırla Sevgili'deki rol arkadaşı Cansel Elçin'le aşk yaşadığı ortaya çıkmıştı.


5______________________

BEREN'İ KULLANDI MI?

Haber: Beren'i Kullandı mı?
Resmi büyütmek için tıklayın
 

Beren Saat'in Okan Yalabık'la Birlikte Olması Kulislerde 'Okan İntikamını Aldı' Yorumlarına Yol Açtı...



BEREN SAAT'İN OKAN YALABIK'LA BİRLİKTE OLMASI KULİSLERDE 'OKAN İNTİKAMINI ALDI' YORUMLARINA YOL AÇTI

2005 yazında şu sıralar 'Hatırla Sevgili' dizisinde Necdet rolüyle izlediğimiz Okan Yalabık'la oyuncu Begüm Birgören büyük aşk yaşamıştı. Birgören, o dönemde 'Kırık Kanatlar' dizisinin kadrosuna girdi ve Ayşe karakterini canlandırmaya başladı. Ardında da dizide Yüzbaşı Cemal'i oynayan Cansel Elçin'e gönlünü kaptırıp Yalabık'tan ayrıldı. Birçok dizi aşkı gibi 'Kırık Kanatlar'daki Elçin-Birgören aşkı da diziyle birlikte bitti. Elçin ve Yalabık, şimdilerde 'Hatırla Sevgili' dizisinde rol alıyor. 'Hatırla Sevgili' başladıktan bir süre sonra Elçin bu kez rol arkadaşı, Yasemin'i canlandıran Beren Saat'e kaptırdı gönlünü... Ama bu aşk da uzun ömürlü olmadı. Çünkü Saat, iddialara göre dizide eşi rolündeki Yalabık'la yakınlaştı. Böylece Yalabık, Elçin'den Birgören rövanşını almış oldu




  .................................................................................................................................................................



Beren Saat

 ''Türkiye'nin Yıldızları'' yarışması ile tv izleyicisinin ve yapımlacıların dikkatini çekerek tv dizilerinde rol alan ve son olarak atv de yayınlanan ''Hatırla Sevgili'' ile büyük beğeni toplayan yetenekli ve güzel oyuncu Beren Saat ile yapılan keyifli bir  röportaj...


Hatırla Sevgili bir dönem dizisi.
Çekimler öncesinde nasıl bir hazırlık aşaması geçirdiniz?
 
Çok yoğun bir hazırlık dönemi oldu.Dönem dizisi olması nedeniyle Yılmaz Karakoyunlu, Can Dündar, Ferhat Kenter gibi isimlerle birtakım birlikteliklerimiz oldu. Özellikle Can Dündar'ın bize büyük yardımı oldu.
Belgeseller nedeniyle çok önemli bir veri tabanına sahip. Bundan çok faydalandık. Zaten, Tomris hanım ilk günden Demir Kırat belgeselini tutuşturdu elime. Sonrasında bir yandan dizideki karakterlerin psikolojik boyutunu incelerken, diğer yandan o dönemde kadınlar tırnaklarını nasıl törpülüyorlarmış, saçlar nasılmış, ayakkabıların modeli neymiş diye araştırma yaptık. Eski Hayat dergilen bulundu, Tomris hanımın evinde sabahlara kadar bu dergiler karıştırıldı.
Yaratım aşamasında bulunmak benim için çok keyifli ve öğretici oldu.
 
Dizide cumhuriyet tarihimizin siyasi açıdan oldukça sıkıntılı bir dönemi resmediliyor. O yıllarda yaşananlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
 
En başta şunu söylemem gerekir; bu diziyle birlikte anladım ki, o dönemi çok yüzeysel biliyormuşum.
Yakın tarih deniliyor ama bana çok uzakmış gibi geliyordu. Ta ki anneannemle konuşana kadar; bir gün anneannem üzerinde 27 Mayıs tarihi olan yüzüğünü gösterdi, o dönemde orduya yardım olsun diye herkes alyanslarını değerli eşyalarını bağışlamış, karşılığında devlet onlara bu yüzükleri vermiş. O an anladım ki aslında bu dönem hiç uzak değil, anneannemin şahit olduğu olaylar.
Bir insanın, başbakan konumundayken alınıp idam edildiğini düşününce beynime kurşun yemiş gibi oluyorum. Bu kadar antidemokratik bir tutum insanı üzüyor.
 
Siyasi çalkantıları bir yana bıraktığımızda 50'li 60'lı yıllarda yaşamak ister miydiniz?
 
Aslına bakarsanız o dönem çok özendirici. Müzikler, kıyafetler, nezaket... Nezaketin her alana yansıması; oturmaları kalkmaları, konuşmaları, insan ilişkileri... Her şey çok keyifli. 70'ler 80'ler değil ama 50'li 60'lı yıllar yaşamak için çok tercih edilebilir bir dönem.
 
Sinema filminde oynamak istediğinizi söylediniz; teklifler var mı?
 
Çok sabırsızlıkla beklediğim bir rol var. Tomris Giritlioğlu çekecek ve inanıyorum ki çok güzel olacak. Ama filmi perdede görene kadar konuşmamak lazım. O yüzden şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar.
Kendinizi nasıl bir oyuncu olarak değerlendiriyorsunuz?
Daha oyuncuyum diyemiyorum, olmaya çalışıyorum. Bir potansiyel var galiba.
Zaten buna inanmasam bu işe soyunmazdım. Kendimi hayal kırıklığına uğratmaktan çok korkarım.
 
 
Oyunculuğunuzu geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
 
 
Galiba ihtiyaca göre şekilleniyor. Mesela, Aşka Sürgün dizisinde kendim konuşmuyordum, seslendirmeyi başkası yapıyordu. Ama bu dizide dublajı ben yapıyorum. Bu yaz ses egzersizleriyle, tonlama çalışmalarıyla çok uğraştım. Bir yandan da fiziksel esnekliğimi ve kondisyonumu kaybetmemek için çalışıyorum.
 
 
Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz, bu sizi nasıl etkiliyor?
 
Açıkçası şu an dizi çektiğim bir dönemdeyim ve bunu yarıda bırakamam. Biliyorsunuz bu ülkede insanların dönemleri var, ben de şu anda bırakamayacağım bir noktayım, döndüğümde aynı şansı bulamayabilirim. O yüzden son 3 senedir sürekli çalışıyorum. Dizi çekmek öyle bir şey ki, insanın başka hiçbir şeye vakti kalmıyor. Kitap okurken bile 3.4. sayfada yorgunluktan uyuyorsunuz. Bir yandan insanın kişisel gelişimini durduruyor, diğer yandan farklı yönetmenlerle ve farklı tecrübelerdeki oyuncularla vakit geçirdiğiniz için bir tür atölye çalışmasının yaşandığı bir okul aslında. Yani, bir anlamda bu döngü içinde gelişiyorum.
 
 
Ali Poyrazoğlu sizin için; "Tiyatro yeteneği vardı ama kullanmadı, TV dizilerinde oynayarak para kazanmayı seçti, oysa kendine daha derin yatırımlar yapması gerekirdi" dedi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
 
 
Açıkçası yarışmadayken Ali hoca hakkımdaki fikirlerim başkaydı, şu an çok başka. Artık yarışma bitti ve dışarıdan baktığımda o zaman bizi çok doğru yönlendirdiğine ikna oldum. O yüzden ne diyorsa doğrudur. Ama şunu söyleyeyim, cahil cesaretiyle her şeyin üstüne atlamak bana çok tehlikeli geliyor. Daha dizide dublajımı yapmıyorken sahneye çıkıp, sesimi çok iyi kullanabiliyormuşum gibi, kendimi ortaya atmak bana cahil cesareti olur gibi geldi. Bunun sırf para kazanmak amacıyla yapıldığı eleştirisine de hak veremeyeceğim. Çünkü gerçekten öyle bir şey değil. Konu sırf para kazanmak olsaydı başka bir işten çok daha fazla kazanabilir, daha rahat koşullarda çalışabilirdim. Yaptığım işin kalitelisini seçmeye, kendimi eğitmeye çalışıyorum. En azından yerimde saymadığıma inanıyorum, bu yüzden içim rahat. Sahneye çıkmayı tabi ki istiyorum. Ben oyuncu olacağım, iyi bir oyuncu olmak istiyorum diyen birinin yolunun sahneden geçmemesi mümkün değil. Ama zamanı var.
 
"Bir insanın kollarını açıp seni çok seviyorum ödemesi bedel olamaz, aksine çok keyif verici bir şey9' Birkaç sene öncesine kadar okuluna gidip gelen kendi halinde bir genç kızdınız. Bugün ise herkes sizi tanıyor. Olumlu ya da olumsuz hayatınızda ne gibi değişiklikler oldu?
 
 
Tanınmış bir insan haline geldiğinizde insanlarda tuhaf bir önyargı oluyor. Kendinizi merkez gibi düşünürseniz, çemberin yakınındaki insanlar benim aynı ben olduğumu biliyor. İlişkileriniz eskisi gibi devam ediyor. Çember dışa doğru genişledikçe bir takım insanlar var ki, sizin çok yakınında olmayan, onlar bir takım ön yargılara sahip oluyor. Sizin hakkınızda dışarıdan olumsuz yorumlar yapıyorlar. Bu, bir dönem bana çok incitici geldi.
Arkandan bir sürü şeyler söylüyorlar.
Oysaki sen, sadece hayallerinin peşinden koşuyorsun, yapmak istediğin bir şey için mücadele veriyorsun. Bu yüzden tanınmışlıkla birlikte insanın sosyal hayatında birtakım şeyler oluyor, zemin sallanıyor biraz. İsimlere çok fazla kapılmamak lazım, sanırım buna kapılanların hayatı biraz zor oluyor.
 
 
İlgiden bunaldığınız olmuyor mu?
 
Düşünsenize hiç tanımadığınız bir insan, sokakta asık yüzle köpeğinizi gezdirirken ben seni çok seviyorum deyip boynunuza sarılıyor. Bunlar herkese nasip olacak şeyler değil.
Ama açıkçası ilk zamanlarda sıkkınlık da oldu. Mardin'de çalışırken beni gerçekten Zilan zannediyorlardı. Ve açıkçası bu sevgiden bunaldığım da olmuştu. 50 derece sıcaklıkta kimseyle öpüşmek istemiyordum, bunalıyordum.
Ama artık farklı düşünüyorsunuz..
 
Efkan Efekan'ı kaybettikten sonra (ilk işimde beraber çalışmıştık) birden herşey değişti. Onun insanlara ne kadar nazik davrandığını ruh hali ne olursa olsun her ortamda yanına gelen herkese merhaba deyip ne kadar vakit ayırdığını düşündüm ve bu benim için bir milat oldu. Artık çok mutsuz ve ters bir anım bile olsa gülümsemek zorunda hissediyorum kendimi, çünkü bu böyle bir şey. Hem dizi çekeyim, hem insanlar izlesin, hem rating'imiz yüksek olsun deyip ondan sonra da ilgiden şikayetçi oluyorum demek doğru değil.
İnsanlar bunları bir bedel olarak görmediği zaman sorun ortadan kalkıyor. Çünkü, bir insanın kollarını açıp seni çok seviyorum demesi bedel olamaz, aksine çok keyif verici bir şey.
Tadını çıkarmak lazım.
 
 
Türk izleyicisi şimdiye kadar oynadığınız masum kadın rollerini size çok yakıştırıyor. Sizi daha farklı rollerde ne zaman göreceğiz?
 
 
Farklı rolleri denemek istiyorum, inşallah deneyeceğim de. Ama televizyonda değil. Bir grup izleyici var ki ne
oynadığını izlemek için geliyor. Bunlar sizi izlemek için para veren insanlar.
Yani. oyun izlemek için gelen insanlara evet ben bunu oynadım demek için farklı bir rolle karşılarına çıkmak isterim. Ama senin gerçekten dizide canlandırdığın karakter olduğuna inananlar böyle bir rolden hoşlanmayacaklardır. Şimdi herkes gördüğünde sarılıyor, el sallıyor, öpücük yolluyor, selam veriyor. Kötü bir kadını oynayıp sokaklarda tepki almak istemiyorum. Diğer taraftan gerçekten kendimi görmek, denemek, sınırları zorlamak istiyorum. Bu yüzden masum kızın dışında roller de oynayacağım ama dizilerde değil...
Dizi çekmenin en keyifli yanlarından biri de normal şartlarda karşı karşıya gelemeyeceğiniz insanlarla çok uzun vakitler geçirme şansınız olması. Gerek sahnede oynarken, gerek kahve molalarında çok fazla şey öğreniyoruz, hem hayata hem de oyunculuğa dair. Mesela dizide babamı oynayan Engin Şenkan; o kadar muhteşem ki bazen karşılıklı rollerimizde arkadan bir tekme atıyor ve hop sen oynayıp gidiyorsun. Sahne hakimiyeti, karşısındaki oyuncuyla kurduğu iletişim muazzam. Tabii bir tek Engin ağabeyle değil, Lale ablayla oynarken de böyle oluyor Ayda abla ve Avni ağabeyle de.
 
 
10 sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?
 
 
Şu anda bulunduğum durumu da iki sene Öncesinden hayal edemiyordum, insan bir yandan kendini geliştirmeye çalışıyor ve kendine güveniyor, ama şans faktörü de çok önemli.
Yarışmadayken bir oyuncunun başrol alması için olgunluk yaşı 25-30.
sen daha 20 yaşındasın diyorlardı. Buna inanmıştım.
ama ondan sonra Tomris hanımla tanıştım, kocaman bir prodüksiyonun başrolü geldi ve sadece 18 yaşındaydım. İşte bu şans, başrol için aranan kız 30 yaşında olsaydım ben oynayamayacaktım.
O yüzden ilerisini tahmin etmek çok mümkün değil.
 
 
 
Vatan Benissimo - Burçin Ünlü

 




 
 
mEdİa plAyEr  
   
 
   
Biziz HATIRLA SEVGİLİ... biz hep HATIRLARIZ SEVGİLİYİ... SEVGİLİ HATIRLAR bizleri.. bizler hep arkasındayız HATIRLADIĞIMIZ SEVGİLİNİN... bizi hiç unutmaz SEVGİLİ... çünkü o zaten ; ''''''''' HATIRLA SEVGİLİ...'''''''' ( DuYgUsAl ŞoK!) Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol